Aile İçi İletişimin Çocuk Üzerine Etkisi
Aile; anne, baba ve çocuklardan oluşan küçük bir topluluktur. Bu topluluk içindeki aile bireyleri, birbirleriyle sürekli iletişim halindedir. Bu durum sosyalleşme sürecini başlatıp özellikle de çocukların gelişim sürecini, davranışlarını ve hayata bakış açılarını şekillendirmektedir. O halde iletişim ilk olarak ailede başlamaktadır. Aile; çocuğun karakterini, yeteneklerini, ahlaki alışkanlıklarını, sosyalleşmesini, toplum tarafından kabul görmesini, güven duygusunu ve hayatta karşılaşacakları sorunlara karşı çocukların nasıl davranmasını gerektiğini öğretir. O halde çocukların bakımında hem annelere hem de babalara büyük sorumluluklar düşmektedir.
İletişim öncelikli olarak dinlemek, karşındaki bireyleri anlamak ve geri bildirim vermektir. O halde iletişim için ilk anahtar sözcüğümüz doğru dinlemektir. Çocuklarınızı dinlerken önyargılı davranmadan sabırlı ve empati kurarak dinlemeli ve doğru geri bildirimler vermeliyiz. Aksi taktirde çocuğunuz önemsenmediğini ve sevilmediğini düşünecek ve size bir şey anlatmaktan kaçınacaktır. Çocuklarımızı dinlerken beden dilimizi, mimiklerimizi, ses tonumuzu uygun bir şekilde kullanarak dinlememiz gerekmektedir. Yani ne söylediğimiz kadar nasıl söylediğimiz de önem taşımaktadır. Örneğin; başka bir işle uğraşırken çocuğunuzu dinlemek onda önemsenmiyorum hisseni uyandıracaktır. O yüzden anne baba olarak doğru bir şekilde dinlememiz gerekmektedir.
Çocuklarla iletişim kurarken dikkat edilecek bazı hususlar vardır. Bunlardan biri de her çocuğun dünyasının farklı olduğunu bilip ona göre iletişim kurabilmektir. Çocuklarla iletişim kurarken duygu ve düşüncelerinizi ifade ederken “ben dili” ifadelerini kullanmak çocuklara “anne baban olarak biz her zaman yanındayız ve bizimle her şeyi paylaşabilirsin.” mesajını vermektedir. Ben dili ile hissedilen duygular ifade edilir. Karşıdaki kişiyi rahatsız eden bir durum olduğu farkına varılır. Bu durum ise çocuğun empati kurmasını sağlamakta ve davranışlarını kontrol altına almayı öğretmektedir. Böylece kimse kırılmadan, incinmeden olumsuz davranışlar ortadan kaldırılır. Mesela; başarısı düşük olan bir çocuk için çok tembel bir çocuksun! Demek yerine, “Yanlış yapabilirsin, böylece yanlış yapa yapa doğrusunu öğreneceksin ve başarılı olsan da olmasan da biz seni her zaman çok seveceğiz kızım/oğlum.” gibi cümleler kullanmalıyız. Bunun yanı sıra bazen de çocuklarımıza duygularını ve düşüncelerini aktarabilmek ve paylaşabilmeleri adına fırsat vermeniz gerekir.
Aile ve çocuk arasındaki iletişim bu kadar önemliyken bu iletişimi olumsuz etkileyecek koşullara da bir göz atmamız gerekir. İletişimi olumsuz etkileyen koşullardan biri de ‘şiddet’tir. Şiddet dediğimiz durum kişilere zarar verici eylemler olarak tanımlanmaktadır. Şiddet sadece fiziksel olarak değil; duygusal, siyasal ya da cinsel boyutlarda da kendini gösterebilmektedir. Anne babaların sürekli kavga etmesi, görev ve sorumluluklarını yerine getirmemesi de çocukları doğrudan etkileyen bir şiddet türüdür. Çocukların davranışlarını etkileyen dönem 0-6 yaş olarak belirlendiği için bu dönemde fiziksel ya da psikolojik şiddet ortamında yetişen ve sürekli bu durumlara maruz bırakılan çocuklar saldırgan ve kendine güvenmeyen bir yapıya sahip olurlar. Aksine bu dönemlerde aile bireyleri tarafından sevgi gören çocuklar ise; özgüven ve cesaret kazanırlar.
İletişimi olumsuz yönde etkileyen bir diğer unsurda aile içinde yaşanan ekonomik zorluklardır. Çünkü aile içinde yaşanan tartışmaların büyük bir kısmı ekonomik nedenlerden meydana gelmektedir. Bu da çocuğun gelişmesini etkilemekte ve ciddi problemlere yol açmaktadır. Çocuk anne babanın ayrılmasını içselleştirip bunu kendisine bağlayabilir ve ‘ben bunu yapmasaydım, ben bunu almasaydım annem ve babam ayrılmayacaklardı’ diyebilir ve ileride ilişki problemleri yaşayabilir. Sürekli eleştirmek, başkalarıyla kıyaslamak, utandırmak, baskı yapmak, emir vermek, çocuğu yargılamak, tembel gibi etiketlemeler yapmak ve çocuğun sözüne değer vermemek gibi tutum ve davranışlardan kaçınmamız gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki çocukların kişiliklerinin oluşmasında ve gelişmesinde en önemli rol anne babaya düşmektedir. O halde anne babalarıyla sağlıklı iletişim kurabilen çocuklar; sosyal ilişkilerini daha rahat bir şeklide yürütebilmekte, sağlıklı tutum ve davranışlar sergileyebilmektedir.
Doğan Cüceloğlu’nun da dediği gibi;
Çocuğunuza güvenin; onda sınırlar ve sorumluluk bilinci geliştirmenin tek yolu, ona güvenmekten geçer. Ona güvenin ve onunla sürekli iletişim içinde olun.